Retina, ışığı bir fotoreseptör hücre katmanından geçirir. Bunlar esasen ışığa duyarlı hücrelerdir ve renk ve ışık yoğunluğu gibi nitelikleri tespit etmekten sorumludur. Retina, fotoreseptör hücreler tarafından toplanan bilgileri işler ve bu bilgiyi optik sinir yoluyla beyne gönderir. Temel olarak, retina odaklanmış ışıktan gelen bir resmi işler ve resmin ne olduğuna karar vermeyi beyne bırakılır.1
Retinada kan dolaşımı
Retina vücuttaki metabolik olarak en aktif dokulardan biridir ve beyinden daha hızlı oksijen tüketir. Böyle yüksek bir oksijen ihtiyacı ile, retinanın işlevselliğini sürdürmek için geniş bir damar ağı olması gerekir.2
Retina kan dolaşım sistemini etkileyen hastalıklardan etkilenir:
Göz, kan dolaşım sisteminde gelişen sağlık şikayetlerinin etkilediği hedef organlardan biridir.2
Arteriyel hipertansiyon (yüksek tansiyon), diyabet (kanda yüksek şeker düzeyi), hiperlipidemi (kanda yüksek kolesterol düzeyi), obezite (şişmanlık), diğer kalp sağlığı şikayetleri ve sigara kullanımı retinal arter kaynaklı sağlık şikayetleri için yaygın risk faktörleridir.4
Örneğin, kanda yüksek şeker düzeyi, gözü besleyen kanın sıvı özelliklerini değiştirebilir ve bulanık görmeye neden olacak şekilde göz dokusunda şişmeye neden olabilir. Bu tür bulanık görme geçicidir ve kan şeker seviyeniz normal kabul edilen düzeye yaklaştığında düzelebilir.5
Kan şekeriniz sürekli yüksek seyrederse, gözünüzün arkasındaki küçük kan damarlarına ve dolayısıyla retinanın yapısına zarar verebilir.5
Çoğu zaman, gözlerinizdeki bu hasar, herhangi bir semptom yaşamaya başlamadan yıllar önce ortaya çıkabilir. Önleyici tedbirler alınmazsa, görüşünüzü kalıcı olarak etkileyebilir.
Beslenmedeki değişiklikler kan basıncını, hiperlipidemiyi ve diğerlerini azaltabilir. Ayrıca sağlıklı beslenmek göz gibi hayati organlarda kan dolaşımı komplikasyonları riskinin gelişmesini önlemeye yardımcı olur.67891011
Göz gibi hayati organları etkileyen kan dolaşımı kaynaklı sağlık şikayetlerinin önlenmesine yönelik beslenme stratejileri arasında:
tuz tüketiminin azaltılması (günlük 1 çay kaşığına indirilmesi),
daha az doymuş yağ tüketiminin tercih edilmesi,
kraker, bisküvi gibi rafine şeker içeren, yüksek kalorili besinlerin tercih edilmemesi ve
Akdeniz tipi beslenmenin benimsenmesi yer alır.
Akdeniz tipi beslenmenin temeli sebzeler, meyveler, otlar, kuruyemişler, fasulye ve kepekli tahıllardır. Yemekler bu bitki bazlı yiyeceklerin etrafında inşa edilir. Süt ürünleri, kümes hayvanları ve yumurtalar da deniz ürünleri gibi Akdeniz tipi beslenmenin merkezinde yer alır. Buna karşılık, kırmızı et sadece ara sıra yenir.12
Zeytinyağı, Akdeniz tipi beslenmendeki ilave yağın birincil kaynağıdır. Zeytinyağı, toplam kolesterolü ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL veya “kötü”) kolesterol seviyelerini düşürdüğü tespit edilen tekli doymamış yağ sağlar. Kuruyemiş ve tohumlar ayrıca tekli doymamış yağ içerir.
Akdeniz tipi beslenmede balık da önemlidir. Uskumru, ringa balığı, sardalye, ton balığı, somon ve göl alabalığı gibi yağlı balıklar, vücuttaki iltihabı azaltabilen bir tür çoklu doymamış yağ olan omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Omega-3 yağ asitleri ayrıca trigliseridleri düşürmeye, kan pıhtılaşmasını azaltmaya ve felç ve kalp yetmezliği riskini azaltmaya yardımcı olur.12